Cumhuriyet Dönemi’nin karmaşık atmosferinde, köklü ve zengin bir ailenin genç mirasçısı, sevdiklerini trajik bir katliamda kaybeder. Bu acı olayın üzerinden tam yirmi yıl geçtikten sonra, adeta küllerinden doğarak Mo Şehri’nin gizemli ve güçlü “İlk Hanımefendisi” olarak geri döner. İçinde yanan intikam ateşiyle çıktığı bu zorlu yolda, kaderini gururlu bir ejderha prensi ve zeki bir jiao ejderhasıyla mühürleyen bir kan yemini eder. Bu olağanüstü varlıklar, genç kadının hem sarsılmaz koruyucuları olurken hem de gönüllerinde ona karşı derin bir aşk beslerler. Zamanla bu ilgi halkasına, cesur ve çekici bir dedektif de katılarak genç kadının kalbini kazanmak için diğerleriyle kıyasıya bir yarışa girer. Üç erkeğin yoğun ilgisi ve aşkı arasında bir denge kurmaya çalışırken, bir yandan da ailesinin yirmi yıl önce yaşadığı felaketin ardındaki sırları açığa çıkarmak için eski soruşturmayı yeniden gün yüzüne çıkarır. Böylece, Cumhuriyet Dönemi’nin hem destansı hem de unutulmaz bir efsanesi filizlenmeye başlar.